Hedef (GÜNDEM)

Tarih: 25.04.2015 06:59

*BİR KURŞUN DÜŞMANA, BİR KURŞUN KENDİ AYAĞINA*

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye yıl boyunca ABD Başkanı "Soykırım" kelimesini kullanacak mı,
kullanmayacak mı diye endişeyle 24 Nisan tarihini bekliyor.
Eğer soykırım kelimesi kullanılmamışsa ve Türkiye`nin başka ülkelerde
tepkisini gösterecek bir takım nedenler oluşmamışsa, gelecek yılın 24
Nisan`ına kadar bekleniyor.

*
Bu yıl da ABD Başkanı Obama, Ermenilerin 1915 olaylarının yıldönümü olarak
kabul ettikleri 24 Nisan ile ilgili açıklamasında soykırım ifadesini
kullanmadı.
Türkiye`nin olduğu kadar ABD`de yerleşik Ermeni Diasporası`nın ve
Ermenistan`ın merakla beklediği açıklamasında "Bu yıl, 20. yüzyılın ilk
toplu mezalimi olan Büyük Felâket`in (Meds Yeghern) 100. yılını anıyoruz "
ifadesini kullandı.

*
Ne ki, bu yılın yıldönümüne bir mesajla katılan Rusya Devlet Başkanı
V.Putin,şaşırttı fakat farklı bir konjonktürün yaşandığını hissettirdi.
Putin, "24 Nisan 1915 insanlık tarihinin en korkunç ve dramatik
olaylarından ve Ermeni halkının soykırımı ile ilgili kederli bir tarihtir"
ifadelerini kullandı.
"Etnik kimliklere göre toplu katliamın haklı gerekçesi olamaz. Uluslararası
toplum, bu tür vahşetlerin hiçbir zaman ve hiçbir yerde tekrarlanmaması
için her şeyi yapmakla yükümlüdür" dedi.
Türkiye`nin gelecek 24 Nisan`lara kadar olan bekleme sürecinin zorlu
geçeceğini gösterdi.

*
Çünkü, ABD`nin uluslararası sistemi oluşturan Avrupa-Atlantik odaklı
işleyişe karşı,
Rusya`nın yakın çevre ve Avrasyacı dış politika kalıpları doğrultusunda çok
kutupluluk söylemini meşrulaştıracak yeni bir bölgesel yapılanma
oluşturmayı istediği bir süreç yaşanıyor.
Her geçen günde ABD ile Rusya arasında oldukça zor ve karmaşık sorunlar
oluşuyor.

*
ABD, Rusya ile cepheleşmeyi istemiyor,o yüzden Ukrayna anlaşmazlığını
durgunluğa, küresel politikada Rusya ile ilişkileri Soğuk Savaş çerçevesine
taşımıştır.
Rusya ise eski Sovyet topraklarında yaşayan Rus kökenlilerin, yaşadığı
devletler ile etno-kültürel, tarihsel ya da siyasal anlamda sorun
yaşamasını Avrasyacı dış politika doktriniyle değerlendiriyor.
Aleyhine hareket eden ve Batı ile yakınlaşan devletleri kendi lehine
hareket eder hale getirmeyi istiyor.

*

Bakarmısınız, lütfen?
Başta Abhazya, Güney Osetya ve Karabağ olmak üzere Kuzey Kafkasya`da
Karaçay/Çerkez, Kabarney/Balkar, Kuzey Osetya, Çeçenistan, Dağıstan gibi
sorunlu bölgeler etnik çatışma alanlarıdır.
Bu bölgeyi yüz yıl boyunca gerçekleştirilen kitlesel katliamlar, sürgünler
belirliyor.
Rusya için enerji kaynakları açısından Azerbaycan ön plandadır, siyasi
bağlamda Gürcistan`a yoğunlaşılmıştır.

*
Ermenistan ise gerek siyasi gerek ekonomik açıdan Moskova`ya bağlıdır.
Bölgedeki dengeler ve bloklaşmalarda Rusya`nın bölgede tek dayanağının
Ermenistan olması,
Ermenistan`ın ise yer altı kaynaklarına ve transit yollarına sahip olmaması
yüzünden bütün projelerden by-pass edilmesi gibi konular Rusya-Ermenistan
ilişkilerini belirliyor.

*
Rusya`nın Kırım`ı ilhak etmesi ardından Kasım 2014`de Abhazya ile
imzaladığı ittifak ve bütünleşme antlaşması, 18 Mart 2015`de Moskova`da
Güney Osetya ile ittifak ve bütünleşme antlaşmasını imzalamasıyla yeni bir
uluslararası anlaşmazlık daha başlamıştır.

*
Bu anlaşmazlıklarda Rusya; ABD`nin Şubat 2008`de Kosova Meclisi`nde okunan
bağımsızlık bildirgesi ardından Sırbistan`dan ayrılarak bağımsızlığını ilan
eden Kosova Cumhuriyeti`nin tanınmasına dayanak yaptığı, Başkan George
Bush`un uluslararası hukuk yorumu,
"Bağımsızlık bildirgeleri iç yasaları ihlal edebilir. Ancak bu uluslararası
hukukun ihlal edildiği anlamına gelmez" beyanını,
Ya da BM Uluslararası Mahkemesinin 2010`da aldığı, "Genel uluslararası
hukuk bağımsızlığın ilan edilmesine uygulanabilen yasağa sahip değildir"
kararını koz olarak kullanıyor.

*
ABD bu sorunlu bölgelerde tarih kitapları üzerinden bir mücadele
yürütürken,
Şimdi Kırım`ı,Güney Osetya ve Abhazya`yı ilhak eden Rusya; Kosova`nın
bağımsızlığını kazandığı Başkan Bush`un hukuk yorumunun tartışılması için
uluslararası hukukun katına çıkmayı öngörüyor.

*
Sadece bunlar değil, Rusya Suriye iç savaşında da işlenen hukuk
ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin varsa
bunları destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmelerini taleb ediyor.
Hukukun ihlâl edilmesinin sona erdirilmesini, ihlal eden bireylerin
cezalandırmasını ve söz konusu suçların detaylı ve esaslı bir biçimde
kategorize edilmesinin öneminden yanadır.
Bu suretle yeni bir statüde BM ve yeni bir dünya talep ediyor...

*
O yüzden, bu yılın 24 Nisan Ermeni Soykırımı yıldönümü yaklaşırken, ABD`nin
ileri sürdüğü;
1,2 milyar üyesi bulunan Katolik Kilisesi`nin ruhanî lideri Papa Francis`in,
Avrupa Birliği`ne üye 27 devletin, 751 temsilcisinin yer aldığı Avrupa
Parlamentosu`nun,
Almanya Cumhurbaşkanı J. Gauck`un, "Osmanlı döneminde 1915 yılında yüz
binlerce Ermeni`nin öldürülmesini soykırım olarak nitelendirmeleri ve
Ankara`yı "soykırımı" tanımaya, arşivlerini açmaya ve Erivan`la barışmaya
çağırmalarıyla yapılan açılış seremonisi paralelinde;

*
Nükleer anlaşma konusunda İran ile yürüttüğü görüşmeler, nihai anlaşmanın
yapılma olasılığı, ABD ile gelişen ilişkileri doğrultusunda İran`ı kendi
sistemine dahil etmek, İran`a bölgesinin konvansiyonel güc olma fırsatı
vermek;
Bu sırada Türkiye`yi bypass ederek, TANAP ve Türk Akımı boru hatları
projelerini saf dışı ederek, bunların yerine İran ,Kürdistan ve Azeri
enerji kaynaklarını "Büyük Ermenistan İdeali" başlığında Güneydoğu, Doğu
ve Karadeniz yönünde yeni bir hat ile Avrupa uluslararası piyasalarına
sürmek senaryosuna rest çekiyor.

*
Aralarında Kanada, Fransa, Almanya, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan,
İsviçre`nin de olduğu 21 ülke 1915`de Türklerin Ermeni Soykırımı yaptığını
yasalaştırmıştır.
Ayrıca BM Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Alt Komisyonu,
Avrupa Konseyi,Avrupa Parlamentosu, Dünya Kiliseler Konseyi, İnsan Hakları
Derneği gibi birçok kuruluş da Ermeni Soykırımını tanıyor.

*
Şimdi Rusya`nın da bu kervana katılmasıyla "Ermenilere Soykırım
yapılmıştır" iddiası uluslararası bir anlaşmazlık olma yolunda ilerliyor.
Halbuki uluslararası anlaşmazlıkların çözümünde başlıca iki çözüm yolu
bulunuyor.
Birincisi; görüşmeler, dostça girişimler, uzlaştırma, araştırma ve
soruşturma gibi yolları kapsayan siyasî ve hukukî çözüm yollarıdır.
İkincisi, Türkiye-Ermenistan krizi bağlamında BM Genel Sekreter Sözcüsü
S.Dujarric`in,
"BM`nin 1915 olaylarını "soykırım" olarak adlandırması için bir yasal
mercinin bu tanımlamayı kabul eden hukuki karar vermesi gerekir "
ifadesinde beliren,
Birleşmiş Milletler (BM) örgütü ve uluslararası örgütler çerçevesindeki
çözüm yollarıdır.
Bu kapsamda kararları bağlayıcı nitelikte olan BM Güvenlik Konseyi ile
kararları tavsiye niteliği taşıyan BM Genel Kurulu`nun kullandığı çözüm
mekanizmaları ile karşılaşılıyor.

*
Soykırım iddiaları, sınır ihlalleri, tanınmalar gibi bir çok uluslararası
anlaşmazlık beklemededir.
İspanya, Kosova`nın bağımsızlığını özerk Bask ve Katolonya bölgelerine
örnek olmaması nedeniyle tanımıyor.
Hakeza Yunanistan bu bağımsızlığın gelecekte Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin tanınmasına yol açabileceği,
Slovakya ve Romanya ise kendi içlerindeki azınlıklara emsal teşkil
edebileceği düşüncesiyle karşı çıkıyor.
Kosova`da Arnavutlara tanınan haklar, Kırım`daki Rus, Ukraynalı ve Kırım
Tatarlarına tanınmıyor.
Daha neler neler, kısaca çifte standartlar yaşanırken insanlık acı çekiyor
ve ölüyor.

*
ABD bunca büyük uluslararası anlaşmazlıkların ortasında,halen devam eden
uluslararası düzenin ABD ve ona benzer değerleri savunan ülkeler tarafından
kurulduğuna sığınarak,
Revizyonist bazı ülkelerin son dönemde sıklıkla dile getirmeye başladığı
Birleşmiş Milletler`i yeniden yapılandırma görüşünün doğru olmadığını,
Aksi halde ABD`nin uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelere uygun hareketle,
üzerine düşen sorumlulukları yerine getireceğini, bu değerlere saygılı
olmayan ülkelerin ekonomik ve siyasal yaptırım mekanizmalarıyla
cezalandırılacağının ifade ediyor...

*
Çünkü ABD, son zamanda bir kurşunu düşman bellediğine sıkarken, bir kurşunu
da kendi ayağına sıkıyor...
                                                        25.4.2014
 Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —